1 2 3 4 5

0 Oy

Varis Nedir?

Varis, Latince’de kıvrım oluşturmuş toplardamar anlamına gelen “varix” kelimesinden türetilmiş olup, toplardamarlarda çeşitli sebeplerle meydana gelen genişleme ve oluşan kıvrımlı hal şeklinde tanımlanabilmektedir. Toplardamarların temel fonksiyonu, vücuttaki kirli kanın kalbe taşınmasını sağlamaktır. Toplardamarların çeşitli sebeplerle yapısal olarak hasar görmesi durumunda, kirli kanın geri akmasına engel olan kapaklarda hasar meydana gelmekte, bu doğrultuda damarlar genişleyip büyüme göstererek, kıvrımlı bir hal almaktadır. Bu durum varis olarak adlandırılmakta, sadece görüntü olarak kıvrımlı damarlarla kendini göstermeyip, bacakta şişme, ağrı, yanma ve kaşıntı gibi şikayetlere sebep olmaktadır.

Varis, gün içerisinde fazla ayakta kalan kişilerde ortaya çıkan bir hastalık olarak bilinmektedir. Toplumun yaklaşık olarak %15-25’inde gözlemlenebilen varis, kadınlarda erkeklere oranla daha fazla ortaya çıkmaktadır. İlerleyen yaşlarda görülme oranında artış gözlemlenen varis, cilt üzerinde veya cilt altı dokularda meydana gelebilmektedir.

Varis Tedavisi Nasıl Yapılır?

Varis, bacakların görüntüsünde bir bozulma meydana gelmesinin yanı sıra, uzun süre ayakta durmaya bağlı ağrı, kaşıntı, yanma, seğirme, karıncalanma, gece krampları ve bacaklarda ağırlaşma hissini beraberinde getirmektedir. Varis, vücutta ödemlere sebep olabilecek boyutlara gelebilmektedir. Belli bir süre sonra kronik hale gelen ayak bileği şişliklerine, staz dermatiti ve bacak ülserlerine sebep olabilen varis, ağrı ve kozmetik etkilerin yanı sıra ciddi hayati riskler de oluşturabilmektedir. Büküntülü ve anormal boyutlarda genişlemiş olan varisler, iltihap ve pıhtı oluşumuna sebep olabilmekte, özellikle derindeki damarlarda olan bozukluklar akciğere pıhtı atabilecek nitelikte ciddi tehlikeler meydana getirebilmektedir. Dolayısıyla varisin, kişinin hareket alanı başta olmak üzere, gündelik yaşam unsurlarına olumsuz etkileri olduğunu ve ilerleyen boyutlarda hayati tehlikelere sebep olduğunu söyleyebilmekteyiz.

Varis tedavisi, kişinin yaşam kalitesinin yeniden arttırılmasını amaçlamaktadır. Varis, genellikle iyi huylu seyir gösteren ve çoğu zaman ameliyat gerektirmeden tedavi edilebilen bir hastalık olarak karşımıza çıkmaktadır. Varis tedavisinde, varise sebep olan etkenlerin ortadan kaldırılması da oldukça önemli bir noktayı oluşturmaktadır. Varise sebep olan; aşırı kilo, östrojen kullanımı, uzun süre ayakta durma gibi etken sebepler ortadan kaldırılmadığı sürece variköz ven oluşumunun belli bir süre sonra tekrar ortaya çıkma ihtimali oldukça yüksektir. Bu bakımdan varis tedavisinde, etken sebeplerin ortadan kaldırılması önemli bir yere sahiptir. Varis tedavisinde temel olarak, hastalığın kişinin yaşam kalitesine etkileride ele alınarak yöntemler belirlenmektedir. Varisin, kişinin yaşamında çok ciddi semptomlar ve önemli etkiler meydana getirmediği durumlarda, girişimsel tedavilerden kaçınılmaktadır. Varisin ciddi semptomlar ile yaşam kalitesine önemli olumsuz etkiler oluşturduğu noktada etkili ve başarılı tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir.

Ameliyatsız Varis Tedavisi Yöntemleri Nelerdir?

Gelişen teknoloji ve yapılan çalışmalar doğrultusunda, varis hastalığının ameliyatsız yöntemlerle etkili ve başarılı tedavisi mümkün hale gelmiştir. Kesi izi ya da şiddetli ağrılar yaşanmadan, ameliyatsız varis tedavisi çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilebilmektedir.

Lazerle Varis Tedavisi

Lazerle varis tedavisinde, öncelikle hastalıklı damar belirlenmektedir. Belirlenen hastalıklı damarın içine, ultrason eşliğinde iğne ile girilmektedir. Damar içinde uygun olduğu belirlenen bir noktaya fiber bir kateter yerleştirilmekte ve bu fiber kateter yardımıyla lazer işlemi gerçekleştirilmektedir. Lazerle varis tedavisi, lokal anestezi altında uygulanan ortalama 30-60 dakikada gerçekleştirilen bir işlemdir. Lazerle varis tedavisi sonrası 1-2 saat dinlendirilen hasta taburcu edilmektedir. Lazerle varis tedavisi, kesi gerçekleştirilmeden iğne girişiyle yapılan bir işlem olması ve işlem sonrası konforlu bir iyileşme süreci olanağı sağlaması bakımından tercih sebebi oluşturmaktadır.

Radyofrekansla Varis Tedavisi

Radyofrekans, ince ve orta kalınlığa sahip kılcal damarların gözlemlendiği varis hastalıklarının ameliyatsız tedavisinde uygulanan bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Radyo frekans varis tedavisi, deri üzerinden direkt olarak damara uygulanarak gerçekleştirilmektedir. Lokal anestezi uygulanarak gerçekleştirilen radyo frekansla varis tedavisi, genellikle tek seansta tamamlanan, pratik ve etkili uygulamalardır. Radyo frekansla varis tedavisi, ameliyat ve lazer varis tedavisi uygulamalarından daha az ağrıya sebep olmaktadır. Köpük veya skleroterapi yöntemleri ile tedavisi gerçekleştirilemeyen varis hastalıklarında, radyo frekans yöntemi uygulanarak etkili tedavi sağlanabilmektedir.

Köpükle Varis Tedavisi

Köpükle varis tedavisinde, çok ince bir iğne kullanılmaktadır. Köpükle varis tedavisi, bu ince yapıdaki iğnenin girebileceği nitelikte (1mm ve üzeri) olan toplardamar ve kılcal damar genişlemelerinde uygulanabilecek bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Köpük varis tedavisinde, Sklerozan madde ile hava karşımı köpük hale getirilmekte ve yöntem adını bu durumdan almaktadır. Elde edilen köpük, ince iğne ile tespit edilmiş olan varisli damarlara enjekte edilmektedir.

Mikro Skleroterapi

Mikro skleroterapi yönteminde, damarı içerden yok etmeyi sağlayan ilaçlar sıvı ya da köpük şeklinde uygulanmaktadır. Sıvı (Likit) mikro skleroterapi; sıvı haldeki ilacın ampulden alındığı şekliyle uygulanması yöntemidir. Enjektöre çekilen ilacın damarlara verilmesiyle, varislerin anında yok edildiği işlemlerdir. Köpük mikro skleroterapi; sıvı halde uygulanabilen ilacın, 4 kat kadar hava ile karıştırılarak özel bir alet yardımıyla köpük haline getirildiği işlemdir. Çok ince yapıdaki bir iğne yardımıyla uygulanan köpük ile, damarlardaki kırmızı görünüm anında yok edilmektedir. Bu uygulama ile aynı miktarda ilaç kullanılarak, daha fazla varisin tedavisi amaçlanmaktadır.